Sıkça Sorulan Sorular

1.Projeyi deprem bölgeleri arasında neden Hatay’da yapıyorsunuz?

Kahramanmaraş merkezli depremin yarattığı yıkımın en ağır boyutlarda hissedildiği ilin Hatay olduğunu söylemek mümkün. Depremin üzerinden bir yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen Hatay’ın çoğu ilçesinde hayat henüz normale dönmedi ve dönebilmesi için daha uzun bir süre desteğe ihtiyacı bulunuyor. 

Depremle birlikte Hatay’da ekonomik anlamda çoğu sektör hasara uğradı, tarımsal üretim de hasar alan sektörlerden biri oldu. Gübre, mazot ve pestisit gibi bağımlılığı olan çiftçiler bir yandan susuzluk ve kuraklıkla baş etmeye çalıştı diğer yandan üretim için yeterli kaynak bulamadı, üretime devam edenler ise ürünlerini pazarlamada çaresiz kaldı. Hatay’da tarım sektörünün istihdamdaki payı %29. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği, gıdaya adil erişim ve geliri tarıma bağlı olanların refahıyla birlikte Türkiye ekonomisi açısından oldukça önem taşıyor. Hatay’ın ekonomik anlamda yeniden ayağa kalkabilmesi için tarımsal üretimin hızlı bir şekilde toparlanmasına ihtiyaç duyuluyor.

Hatay’daki yıkımın boyutu bizlere gösterdi ki, yerleşimlerimiz dayanıklılık ve sürdürülebilirlik ilkelerine göre inşa edilmiş olsaydı yıkım bu derece büyük olmayacak, yaralar daha hızlı sarılacaktı. Eğer tarımsal üretimde ve tedarik ağlarında dirençli ve sürdürülebilir sistemler kurulmuş olsaydı çiftçiler sulama, yüksek dış girdi maliyetleri gibi sorunlar yaşamadan üretimini sürdürebilecekti. Dolayısıyla, Hatay’da gerçekleştirmekte olduğumuz proje ile depremin ardından yaşamını ve üretimini yeniden kurgulamaya çabalayan bölge çiftçisinin sağlıklı ve sürdürülebilir bir tarımsal üretim modeli oluşturmasına imkân tanımayı ve Türkiye’nin diğer bölgeleri için de bir model oluşturmayı hedefliyoruz… 

2. Hatay’da hâlâ yardıma ihtiyaç var mı?

Evet var. Depremin ilk döneminden bu yana ihtiyaç duyulan desteğin şekli değişti yalnızca. Hatay halkı, hayatını yeniden kurgularken ekonomik anlamda ayakta kalmakta zorlanıyor. Bölge halkının ve üreticisinin ekonomik anlamda ayakta kalmasına destek olmak için bölgeden ürün alımı yaparak depremzede üreticilerin üretimini devam ettirmesine ve gelirine, Hatay’da sağlıklı ve sürdürülebilir tarımsal üretimin yaygınlaşmasına katkıda bulunabilirsiniz. 

Projemiz ile doğa dostu üretime niyet eden çiftçilerimizin ürünlerinden almak için tıklayın.

3. Hatay’da yetiştirilen gıdalarda asbest var mı?

Asbest havaya karışan ve solunum yoluyla alındığında sağlık riski oluşturan bir toksik maddedir. Akademik literatürde, lifli yapıda bir silikat mineral olan asbestin, gıdalar yoluyla bünyemize girmesi durumunda bir sağlık sorununa yol açtığını gösteren bir çalışma tıp literatüründe bulunmamaktadır. (Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık)

Deprem sonrası hasarlı yapıların yıkımları sırasında ve molozlardan çevreye yayılan toz içinde bulunabilen asbest lifleri ve diğer zararlı tozların, sürekli solunduğunda, bir süre sonra kalp- damar hastalıkları, astım, KOAH gibi solunum yollarıyla ilgili çok ciddi rahatsızlıklara yol açabileceği bilinmektedir. (Dr. Eşref Atabey-Tıbbi Jeolog)

Asbestin vücuda giriş yolu solunum yoluyla ve kontamine içme suyunun yutulması ile olur. Doz (bir kişinin maruz kaldığı asbest miktarı), süre (bir kişinin maruz kaldığı süre), asbest liflerinin boyutu, şekli ve kimyasal yapısı, maruziyetin kaynağı, sigara, önceden var olan akciğer hastalığı ve genetik özellikler gibi bireysel risk faktörleri tüm bu hastalıkların gelişim sürecini etkiler. (Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği) 

Bir gıda güvenliği sorunu olarak asbestle ilgili tartışmalar genel olarak içme suyu üzerinde yoğunlaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), içme sularının aktarımında asbest içeren malzemelerin kullanılmasından kaynaklanabilecek sağlık risklerini 2021’de yayınladığı bir raporda ele almıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yutulan asbestin sağlığa zararlı olduğuna dair çok az kanıt olduğu sonucuna varmış ve bu nedenle içme suyu için sağlığı korumaya yönelik bir kılavuz oluşturmaya da gerek görmemiş ancak içme suyundaki asbest liflerinin konsantrasyonlarının mümkün olduğunca en aza indirilmesini uygun görmüştür.

Toksı̇k Maddeler ve Hastalık Kayıt Ajansı (ATSDR), solunan asbest liflerinin üst ve alt solunum yollarında biriktiğini, sindirilen asbest liflerinin ise genellikle vücuttan atıldığını belirtiyor. 

Deprem bölgesindeki asbestin gıdalara da bulaştığı ve bir sağlık riski yarattığına dair söylemler yersiz ya da aşırı abartılıdır. Deprem nedeniyle ağır ekonomik yıkıma uğrayan üreticilerle dayanışmak ve ürettikleri ürünleri almaya devam ederek onlara destek olmak gerekiyor. (Kaynak: Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık)

https://www.youtube.com/watch?v=dSoE88Ax9iU

https://bianet.org/yazi/deprem-bolgesinde-uretilen-zeytinyaglarinda-asbest-riski-yok-288371

4. Projeye dahil olan çiftçiler ürünlerini nasıl yetiştiriyor? Çiftçiler denetleniyor mu?

Projenin kapsamında giren ürünler, agroekolojik / doğaya ve insan sağlığına zarar vermeyen üretim yöntemlerine geçmeye niyet eden çiftçiler tarafından yetiştiriliyor. Projemize katılan çiftçiler Şubat 2024’ten bu yana, agroekolojik üretim yöntemleri ve teknikleri içeren eğitimleri tamamlayarak bu üretim yöntemlerine kademeli bir şekilde geçmeye başladılar.

Çiftçilerimizin yıllardır süregelen konvansiyonel üretim yöntemlerini terk edip, agroekolojik üretim yöntemlerine sağlıklı bir şekilde geçebilmeleri için, toprak sağlığını ve mahsul verimlerini gözeterek danışmanlarımızla birlikte kademeli bir geçiş planı uyguluyoruz. 

Proje öncesinde sentetik gübre kullanan çiftçilerimizin, ilk sene için bu sentetik gübreler yerine organomineral kullanmalarını sağlayarak toprak yapılarını iyileştirmeyi, toprağın su tutma kapasitesini ve toprakta bulunan mikroorganizma sayısını arttırmayı hedefledik. Projeye dahil olmadan önce sentetik gübre kullanmayan üreticilerimiz ise topraklarının azot bağlama kapasitesini ve mikroorganizma sayısını artıracak organik girdileri kullanmaya başladılar.

Diğer yandan çiftçilerimiz, toprak iyileştirme eğitiminde kompost ve kompost özütü yapımını öğrenerek, kendi kompostlarını yapmaya başladılar. Böylece ikinci sene için, organik de olsa gübre konusundaki dışa bağımlılığı en aza indirmeyi ve kendi oluşturdukları kompostu ve kompost özütünü kullanarak topraklarının ihtiyacı olan organik maddeyi uygulayabilmelerini öngörüyoruz.

Projeye katılan üreticilerimizin bir kısmı arazilerinde pestisit kullanmamış, agroekolojik üretim yapan üreticilerden oluşuyor. Daha önce pestisitlerle mücadele eden çiftçilerimiz ise doğa dostu hastalık ve zararlı yönetimine geçiş planını uyguluyorlar. Geçiş sürecindeki çiftçilerimiz proje kapsamında dağıttığımız gübreleri ve bitki güçlendirici preparatları kullanıyorlar. Derneğimiz uzmanları tarafından sunulan üretim planlamasını uygulayan ve gerektiğinde, derneğimizin verdiği doğa ve insan sağlığına zararlı olmayan peparatları kullanan üreticilerimiz, projenin ikinci yılında tamamen agroekolojik üretime geçmiş olacaklar.  

Proje kapsamında, çiftçilerimizin arazilerini danışmanlarımızla birlikte ziyaret ederek uygulamaları yerinde inceliyor, yetiştirdikleri ürünlerden numuneler alıp kalıntı analizine göndererek üretim planlamasına uyumlarını gözlemliyoruz. 

5. Projeye dahil olan çiftçilerin ürünlerini işleyen kadın kooperatiflerinin ürettiği biber ve domates salçaları, nar ekşisi, kuru sebze ve meyveler, karakılçık buğdayı vs. ürünler, sağlıklı gıda işleme kuralları açısından nasıl bir denetimden geçiyor?

Kadın kooperatiflerinin işleyerek katma değerli hale getirdiği ürünlere pazarlama desteğimiz için, Türk Gıda Kodeksi’ne ve gıda hijyeni kurallarına uygun standartlarda olması şartımız bulunuyor. Kadın kooperatifleri ve işleme birimlerinin katma değer kazandırdığı ürünlere pazarlama desteğimiz için, Türk Gıda Kodeksi’ne ve gıda hijyeni kurallarına uygun standartlarda olması gerekiyor. Ayrıca hem işleme alanlarını üretim sürecinde yerinde ziyaret ederek inceliyor hem de ürünlere yönelik kodekse uygunluk analizi yaptırıyoruz.

6. Eğitimler nerede veriliyor, biz de katılabilir miyiz?

Eğitimler Hatay’ın Antakya, Samandağ ve Arsuz ilçelerinde verilmektedir. Eğitimler projede bulunan çiftçilere yönelik düzenlenmekte olup kapımız eğitim alanının kontenjanı ölçüsünde herkese açıktır.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği

Adres: Hasanpaşa Mah., Kurbağalıdere Cad.,
Sarıgüzel İş Merkezi,
No: 61/9 34722 Kadıköy / İstanbul

Telefon: +90 (216) 349 99 33 Faks: +90 (216) 345 99 39

www.bugday.org